Sigorta hukuku, sigortalı ile sigortacı arasındaki ilişkiyi düzenleyen özel bir hukuk dalıdır. Sigorta sözleşmeleri, kişilerin malvarlığını ya da sağlığını olası risklere karşı güvence altına almayı amaçlar. Ancak sigorta sözleşmelerinden doğan alacakların sonsuza kadar talep edilemeyeceği, belirli sürelerle sınırlı olduğu unutulmamalıdır. İşte bu süreler, “zamanaşımı” olarak adlandırılır.
Sigorta hukukunda zamanaşımı süreleri, Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmiştir. Genel kural olarak, sigorta sözleşmelerinden doğan talepler için iki yıl zamanaşımı süresi uygulanır. Ancak bu süre, her durumda geçerli olmayabilir. Örneğin, sigorta ettirenin sigortacıya karşı hile yapması gibi durumlarda farklı hükümler devreye girebilir.
Hayat sigortaları için zamanaşımı süresi 10 yıl olarak belirlenmiştir. Diğer sigorta türlerinde ise iki yıllık süre geçerlidir. Zamanaşımı süresi, genellikle sigorta tazminatının talep edilebilir hale geldiği tarihten itibaren işlemeye başlar. Örneğin, trafik kazası sonucu araçta oluşan zarar için sigorta şirketine başvurulduğunda, bu tarihten itibaren iki yıl içinde dava açılmalıdır.
Zamanaşımı süresinin dolması, sigortalının dava açma hakkını ortadan kaldırır. Yani kişi haklı olsa bile, sigorta şirketine karşı talepte bulunamaz. Bu nedenle hak kaybı yaşanmaması için sigorta uyuşmazlıklarında sürelere dikkat edilmesi çok önemlidir.
Sonuç olarak, sigorta hukukunda zamanaşımı, hem sigortalının hem de sigortacının haklarını güvence altına alan bir mekanizmadır. Hak iddiasında bulunacak kişilerin bu süreleri bilmesi ve zamanında harekete geçmesi gerekir. Uyuşmazlık durumunda ise alanında uzman bir sigorta hukuku avukatından destek almak en doğru yoldur.